Bavaria 30
- Mert Pekiçten
- 24 Eki 2017
- 2 dakikada okunur
Çeşme Çiftlikköy'de duran Bavaria 30 marka model teknemizi teslim aldık.
Yakıt ikmali, kumanya alışverişi ve teknenin genel kontrollerini yaptıktan sonra yola hazırdık.

Dont Borry 18 beygir motoru olan bir yelkenli. Çeşme'den İstanbul'a gerçekleşecek transfer için bir süre rüzgar bekledik. Sonunda beklediğimiz havayı raporlarda görünce düştük yollara.

Aslında isteğimiz tam olarak bu değildi :) Hep söylerim rüzgarı her zaman tercih ederim ama bu boy teknelerde kafadan gelecek 10 knot rüzgar bile seyir planlamasını olduğu gibi değiştiriyor.

Sabah güneşin doğuşuyla beraber artık Sakız kanalına varmak üzereydik.

40 millik geçişimizde tam teknenin pruvasında suyun üzerinde yüzen para dolu bir kasa gördük. Hemen gaz kesip kasayı güverteye aldık ama limon kasasıymış. :)
Kimseye çapariz olmasın diye kasayı geri denize atmadık. Babakale'de çöpe gitti.

Sakız kanalı sonrası 40 millik geçişten sonra Lesvos (midilli) adasının batı ucuna Sigri limanı önlerine gelmiştik. Bozcaadayı hedeflemek yerine Babakale limanında biraz dinlenip yola devam etmek için Babakale limanına dümen tuttuk.

Sigri Babakale arası 20 milden fazla. Sigri'yi bitirip pruvamıza babakaleyi aldığımızda artık güneş bizi terk ediyordu.

Bu fotoğraftan sonra havanın kararmaya başlamasıyla babakale'nin üzerine ciddi bir sis indi.

Babakale'ye ancak gece girebilmiştik. Teknemizi sağlama alıp, karnımızı doyurup dinlenmeye koyulduk.

Sabah yolumuzun üzeri olan Bozcaada'da 1 saatlik alışveriş molasından sonra hedef Çanakkale marina.

Artık Kepez burnuna geldiğimizde sürat iyice düştüğünden tam gazda 2900 devir çevirebilen 18 beygirlik Volvo motorumuzu 2600 devirde kullanarak kendimizi Çanakkale Marinaya bağladık.
Çanakkalede güzelce dinlendikten sonra sabah ayazının en keskin olduğu saat 05:00 civarlarında çözdük ve hedef Marmara adasıydı ama boğazı sis bastı.
Bu sis sonrasında iyice etrafı kapladı gemi düdükleri eşliğinde çok şenlikli bir hale dönüştü ama o görüntüleri ne yazık ki çekemedik...
Sis etrafı tam olarak kapladığında aslında gemiler sistemlerinden etraftaki tekneleri ve gemileri hala görebilir oluyorlar ama bizim gibi radar sistemleri olmayan tekneler kendilerini fark edebilsinler diye düdüklerine asılıyorlar. Gergin bir ortam oluyor. :)
Biz zaten sığ suya yakındık daha da sığ suda kendimizi gemilerden neta ederek seyirimize devam ettik. Zaten sis 1 saat sürmeden dağıldı.

Sisin dağılmasıyla durumumuz buydu.

Nihayet akşama doğru Marmara adası gözükmüştü.

Marmara adasının Saraylar mevkiinde güzel korunaklı bir liman var. Burada mazot, alışveriş yapılacak yer ve de ufak bir restorant bulunuyor. Burası ada'dan çıkartılan mermerlerin de yüklendiği liman ve içeride her zaman bir kaç gemi görmek mümkün.

Mazot aldıktan sonra kendimizi Çanakkale marina'da da komşu olduğumuz 45 feet Jeanneau'nun üzerine bağladık. Bizden birkaç saat sonra çıkıp birkaç saat önce gelmişlerdi..

Saraylar'dan çıktıktan sonra artık son kolumuz olan 65 millik Marmara geçişi kalmıştı. Kimi zaman üfledi kimi zaman hiç rüzgar yoktu. Sisli puslu bir havayla Küçükçekmece'ye kadar geldik. sonra bizi karşılayan poyrazla Fenerbahçe marinaya çiziksiz bağlandık.

Otopilotsuz geçen 275 mil mesafede ikinci pilot olan sevgili arkadaşım Mutlu Tunç'a teşekkür ederim.
Comments